Aylık haber dergisi Kırmızı Çizgi Dergisi'nin Mart sayısının kapak konusu; İlhami Yangın imzasıyla yayınlanan ve belgelere dayanarak verilen haberde, İsrail’in Mescid-i Aksa’nın altında Hz.Musa’nın Ahid Sandığı’nı aradığını ortaya koyuluyor;Mescid-i Aksa etrafındaki gizli-açık kazıları 12 senedir sürdüren İsrail’in neyin peşinde olduğu belli: Ahit Sandığı.
Geçtiğimiz günlerde İsrailliler Mescid-i Aksa etrafında kazı yapmaya başlayınca Filistinlilerle aralarında çatışmalar alevlendi. İsrailliler kutsal yerleri görmeye gelen turistler için köprü yapacağını öne sürerken, Filistinliler Mescid-i Aksa’nın kazı bahanesiyle yıkılmak istendiğini öne sürdüler.
Oysa Aksiyon Dergisi’nin 13.05.1995 tarihli 23. sayısının kapağında yer alan Güntay Şimşek imzalı habere bakarsak bu kazı çalışmaları en azından 12 yıldır devam ediyor. Haberde İsraillilerin kazı çalışmaları nedeniyle Mescid-i Aksa’yı çökertmek istedikleri belirtiliyor. Amaç köprü yapmak veya Mescid-i Aksa’yı çökertmek olsaydı şimdiye kadar İsrail tarafı her ikisini de başarırdı. Peki, İsrail kazılarının gerçek sebebi ne olabilir?
İsrail Kazılarının Gerçek Sebebi
Mescid-i Aksa Müslümanların ilk kıblesi ve Hazreti Muhammed’in Mirac’a yükseldiği yer. Ancak bu kutsal binanın hemen altında Hazreti Süleyman tarafından yaptırılan bir başka kutsal mabedin yıkıntıları var. Tevrat’a göre bu mabet Ahit Sandığının korunması için yapılmış. Ahit Sandığı hakkında detaylı bilgi sahibi olmak için günümüzden 3.250 yıl öncesine gidiyoruz:
Tahrif edilmiş Tevrat’a göre İsrailoğulları Mısır’dan çıktıktan sonra Sina dağı önünde toplanırlar ve burada Hazreti Musa Tanrı’yla görüşür. Tanrı Hazreti Musa’ya iki taş levha üzerinde kutsal antlaşmayı verir. Antlaşmaya göre Hazreti Musa,Yahuda oymağından Hur oğlu Uri oğlu Besalel'e Akasya ağacından bir sandık yaptıracaktır.
Tapınaktaki Binlerce Yıllık Sır
Demir silahlar yapabilen Filistliler karşısında İsrailoğullarının çaresiz kaldığını belirtmiştik. Bu Tevrat’ta şöyle anlatılıyor;Bütün İsrail ülkesinde bir tek demirci yoktu. Filistliler,İbraniler kılıç, mızrak yapmasın demişlerdi. (1. Samuel 13/19)
Filistliler demiri kullanmayı uzun süre İsrailoğullarından sakladılar. Ancak Hazreti Davud demir silah ve zırhlar yapmayı başardı. Kuran-ı Kerim’de bu olay şöyle anlatılmaktadır;... ve ona demiri yumuşattık (ve şöyle emrettik): geniş zırhlar yap ve onları düzenli bir biçime sok. (Sebe, 11)
Bu sayede Hazreti Davud İsrail birliğini sağladı, büyük bir devlet oluşturdu. Ahit Sandığı’nın konulacağı Kutsal Mabed’in yapım çalışmalarını Hazreti Davud başlatmış, bunun için İsrail’de yaşayan yabancıları toplayarak taşlar yontturmuştu. Ayrıca çevre ülkelerden demir, taş ve tomruk getirtti.
Yahudilerin Kutsal Kitabında Hz. Davud şöyle der; “Tanrı’mın Tapınağı'na gereç sağlamak için var gücümle çalıştım. Altın eşyalar için altın, gümüş için gümüş, tunç için tunç, demir için demir, ahşap için ağaç sağladım.
Ayrıca oniks, kakma taşlar, süs taşları, çeşitli renklerde değerli taşlar ve çok miktarda mermer sağladım. Bu kutsal tapınak için sağladıklarımın yanı sıra, Tanrı'mın Tapınağı'na sevgim yüzünden, kişisel servetimden de altın ve gümüş de veriyorum.”1.Tarihler 29/2
Tapınağın yerini Ornan adındaki bir çiftçiden satın alan Hazreti Davud kendisinden sonra yerine geçecek olan Hazreti Süleyman’a tapınağı en iyi biçimde yapması için de emir verdi.
Babasının yerine geçen Hazreti Süleyman Lübnan’dan sedir ve çam ağaçları getirtmek için otuz bin kişi görevlendirmişti. Tomruklar Lübnan’dan suya indiriliyor yüzdürülerek getiriliyordu. Ayrıca yük taşıyan 70 000, dağlarda taş kesen 80 000 adamı vardı. İşin yürümesini sağlayan ve işçileri yöneten 3.300 görevlisi vardı.
Bütün bu çalışmalar sonucunda ortaya çıkan tapınağın boyutları şöyle:uzunluğu 27 metre, genişliği 9 metre, yüksekliği 13.5 metre. Oysa tapınağın yapımı için Hazreti Davut devrinden başlayarak güçlü ticaret filoları ve insan gücüyle hem Ortadoğu bölgesinden hem de Hindistan’a kadar olan oldukça büyük bir bölgeden altın, oniks, gümüş, kereste, taş vs. sağlanmıştı. Sadece Sur Kralı Hiram, Hazreti Süleyman'a yüz yirmi talant (yaklaşık 4,1 ton)altın göndermişti.
Tapınağın yapımı için Sur kralı Hiram, Hiram Abif adındaki ustasını göndermişti. Hazreti Süleyman da işçileri denetlemesi için Hiram (Adoniram) adındaki bir adamını görevlendirmişti. Bu iki Hiram’dan birisinin tapınağın sırlarını çalmak isteyen kişilerce öldürüldüğü biliniyor.
Ancak hangi Hiram’ın neden ve nasıl öldürüldüğü halen esrarını korumakta.
Tapınağın boyutları yedi yıl süren çalışmalar göz önüne alındığında çok küçük kalıyor: uzunluğu 27 metre, genişliği 9 metre, yüksekliği 13.5 metre.
Tapınağın tamamına yakın bölümü altın ve diğer değerli madenlerden yapılmıştı. Toplanan yüz binlerce ton taş ve kerestenin gizli bir bölme yapılmakta kullanıldığına inanılıyor.
Tapınağın gizemi, tam olarak ortaya çıkan yapının mütevazı ölçülerinde yatıyor. Tam yedi yıl boyunca yaklaşık 190 bin kişinin taş kesmek, kereste hazırlamak ve nakletmek için çalıştırıldığı göz önüne alındığında, ortaya çıkan binanın çok küçük olduğu dikkat çekiyor. Yıllardır da tüm tarihçilerin ve din bilimcilerinin aklını kurcalayan soru burada yatıyor. Tarihçilerin olayı naklederken çalışan insan sayılarını abarttıklarını düşünsek, mesela yaklaşık 190 bin olarak nakledilen çalışan sayısından bir sıfır atıp 19 bin kişinin yedi yıl boyunca seferber edildiğini varsaysak bile, ortaya çıkan Tapınak binasının yine de bunca insanın çalışmasının karşılığı olamayacağı açıkça ortaya çıkıyor.
Gizemli durum şu soruyla özetlenebilir; Tapınağın tamamına yakın bölümü altın ve diğer mücevherlerden yapıldığına göre, binlerce kişi tarafından yıllarca taşınan bu taşlar, keresteler nereye gitmişti?
İşte binlerce yıl boyunca tüm kralların, fatihlerin dikkatini Kudüs’e çeken de bu bilmece. Herkes, tapınağın yapımı için getirilen yüzbinlerce tonluk taşların, yüzbinlerce metreküplük kerestelerin, tapınağın altında devasa, gizli bir yapının inşasında kullanıldığını düşündü. O zamandan beri herkes de ahit sandığının saklandığı bu gizli tapınağı bulma hayaliyle yaşadı. Ancak bilindiği kadarıyla gizli tapınak da, ahit sandığı da henüz ortaya çıkartılamadı.
Babil İmparatoru Buhtunnesar, Roma valisi Titus, Haçlı orduları,Napolyon, Hitler. Hepsi sandukayı ve gizli bölmeyi aradı ancak bulamadılar.
Sandığı Bulma Çabaları
Hazreti Davud döneminde şehrin Birleşik Yahudi Krallığı'nın başkenti ilan edilmesiyle Kudüs'e taşındı. Hazreti Süleyman tarafından yaptırılan mabede konulan sanduka M.Ö: 587 yılına kadar tapınakta kaldı. Aynı yıl içinde Babil İmparatoru Buhtunnesar Kudüs'ü işgal etti, ancak tapınakta Ahit Sandığını bulamadı. O tarihten sonra sandukanın, tahrip edilemediği ve onu koruyan Levililer tarafından mabedin altında hazırlanmış gizli bir bölmede saklandığı inancı yayıldı. M.S: 70 yılında ise Roma valisi Titus tapınağı yıktırarak bu yeraltı odasını aradı ancak o da bulamadı.
Hıristiyanlık inancına göre Ahit sandığı tapınakla birlikte yok olmuş artık Tanrı’nın evi Hazreti İsa’nın bedeni olmuştur: İsa göğe yükselmeden önce Kutsal Ruh'un yani Tanrı'nın tekrar insanların arasına tapınağına geleceğini söylemişti. (Pavlus’un Efeslilere Mektubu 2.19;22)
19. yüzyılda Haçlılar Kudüs’ü işgal edince Tapınak Şövalyeleri sandığı bulmak için büyük bir kazı yaptılar. Haçlı seferlerinin en büyük sebeplerinden birisi kayıp sandukayı bulmaktı. Kudüs’ün her işgal edilişinde Müslümanlar kılıçtan geçirildikten sonra sandukayı arama çalışmalarına başlandı, ancak bulunamadı. Napolyon’dan Hitler’e kadar hemen herkes bu sandukayı bulmaya çalıştı ancak yapılan bütün aramalar sonuçsuz kaldı. Hiram ustanın sandukayı gizlemek için çok gizli bir bölme yaptığı inancı gittikçe yayıldı.
Yahudi inancına göre de Mesih’in en büyük alameti kayıp sandukayı bulması olacak. Günümüzde Mesih’in gelişini hızlandırmak isteyen Yahudilerle onlara destek olan Evangelistlerin büyük bir ittifak yaptıkları da biliniyor. İsrail, kazı sebebi olarak hangi gerekçeleri gösterirse göstersin, yıllardır süren kazıların tek bir hedefi var: Ahit Sandığı.
(Kaynak: Kırmızı Çizgi Dergisi)